Gebelikte Beslenme Nasıl Olmalı ?
Çocuklarımızın sağlıklı yetişmeleri için temel ihtiyacın sağlıklı beslenme olduğunu biliyoruz. Doğduktan sonra yediklerine dikkat ettiğimiz çocuklarımızın anne karnında nasıl beslenmeleri gerektiğini, nelere ihtiyaç duduklarını biliyormuyuz?
Öncelikle gebelikte sindirim sistemimizde bir takım değişiklikler meydana gelir. Artık yediğimiz besinlerin eskisinden daha fazlasını sindiririz ve neredeyse yediklerimizi son damlasına kadar kullanırız. Sindirimin ağızda başladığını unutmamalıyız. Ağız içerisindeki sindirime yardımcı tükrük bezlerimizin salgısı ve asit içeriği gebelikte artış gösterecektir. Bununla birlikte midemizin asit salgısı da eş zamanlı artacaktır. Barsaklarımıza geçen yiyeceklerin daha fazla kısmının emilebilmesi için barsak haraketlerimiz azalacak ve yediklerimizin büyük bir kısmı emilecektir. Dolayısıyla eskiye kıyasla yediklerimizin posa kısmı daha az olacağı ve barsak haraketlerimizn de yavaşlamasına bağlı tuvalet alışkanlığımız değişecektir.
Bu bilgiler ışığında gebelikte mide asit salgısını artıracak yağlı, kızartmalı yiyeceklerden uzak durulmalıdır. Özellikle Fast-Food restaurantlarında yapılan tekrar tekrar aynı kızartma yağının kullanıldığı kızartmalar tüketilmemelidir. Asitli ve kafeinli içecekler mümkün olduğunca az tüketilmelidir. Sindirilen yiyeceklerin posa kısmının artırmak amacıyla mevsim sebze ve meyvelerini kabukları ile, bakliyatları rafine deilmemiş halleriyle yine kabuklu halleriyle tüketmek bu dönemde daha doğru olacktır. Fazla tüketilmesi durumunda vücutta yağa çevrilerek depolanan karbonhidratların ( unlu mamüller, şeker, patates vb) dietimizdeki oranının %40’ı geçmemesini sağlamalıyız. Yine glisemik indeksi yüksek olup hızlı sindirilip, hızla kana karışarak ani kan şekeri yükselmelerine nedn olan yiyeycekleri tüketirken de dikkatli davranmak gerekir. Bu tarz yiyeceklere örnek olarak pirinç, pastalar örnek verilebilir.
Yağ, protein ve karbonhidrat dışında vücudumuza almamız gereken çeşitli vitamin ve mineraller de vardır. Bunların başında gebelik öncesinde kullanılmaya başlanıp gebeliğin ilk üç ayında da takviyesinin yapılmasının hem Dünya Sağlık Örgütü hem de sağlık Bakanlığının önerdiği folik asit gelir. Özellikle yeşil yapraklı sebzeler folik asitten zengindirler. Fakat ne kadar bunları tüketsek de gebelikteki ihtiyacı karşılayamıyacağımız için dışardan folik ait içeren Sağlık Bakanlığı onaylı ürünleri tercih etmeliyiz. Tarım Bakanlığında onaylı olan gıda takviyelerini gebelik sürecinde tercih etmememek daha doğru olacaktır.
Anne karnında büyüyen bebeğin bir diğer dışardan karşılayamadığımız ihtiyacı demir mineralidir. Dördüncü aydan itibaren bebeğin büyüyen bedeninin ihtiyaç duyduğu yapı taşı olan demir, ilaç takviyesi ile kullanılmaya başlanmalı gebelik süresince ve hatta emzirme döneminde de kullanılmaya devam edilmelidir.
İyot ülkemizde eksikliği olan bir mineral olduğu için Sağlık Bakanlığı artık tüm tuzların İyotlu olmasını zorunlu hale getirmiştir. Tuzun içerisindeki İyottan faydalanabilmek için tuzu yemeklerimize pişirme aşaması bittikten sonra yemeği soğumaya bıraktığımızda eklemek gerekir. Aksi takdirde kaynayan yemekle birlikte tuz eklemesi yaptığımızda içerisindeki iyot sıcağın etkisi ile etkinliğini kaybedecektir.
Omega-3 yağ asitleri de sinir sisteminin gelişiminde gerekli yağlardır. Balık tüketiminin daha az olduğu yaz döneminde dışardan takviye ile desteklenmesi önerilir.
Gebeliğin altıncı ayından sonra annenin magnezyum ihtiyacındaki artış nedeniyle olan bacak kramplarının tedavisinde magnezyum takviyesi alınması gerekir.
Bunların dışındaki vitamin ve mineral takviyeleri kişisel olarak hastaların kendi ihtiyaçları değerlendirilerek kullanılması daha uygun olacaktır.